11 Nisan 2009 Cumartesi

Masalsı Gerçek


Bir varmış ....Bir yokmuş...

Bir zamanlar bir Krallık ve onun Sarayında bir Okul varmış...

5 Asırdır varolan bu Okulda sayısız ilimadamı ve bilgin yetişirmiş..

Ve bu Krallık Sarayında tarihler 905i gösterdiğinde ,

bir kaç Okul öğrencisi biraraya gelip

kendi Ordularını kurmaya karar vermişler...

Amaçları yabancı orduları yenmek olan bu Ordunun,

Başkomutanı ALİ adlı bir gençmiş....

Adı gibi.... YENmek için doğmuş ...

Bu orduyu zaferden zafere koşturmak için ant içmiş...

Bayraklarının rengi Sarı ve Kırmızı sembolleride ASLAN olan

bu gençlerin Ordusu , halk tarafından kısa sürede çok sevilmiş...

Öte yandan denizin diğer yakasında aynı Krallıkta ,

ama bostanda yaşayan lambacılar varmış...

Saray gençlerini taklit edip, kendilerini gösterme çabasındalarmış...

Kuruldukları yer olan yokluderede lambacılar

Saraylıları düelloya davet etmişler...

Papazın çayırında karşı karşıya geldiklerinde

Saraylıların yarısı deniz engeli nedeniyle bu mücadeleye gelememiş...

Ama Saraylılar yarım Orduyla bütün lambacıları perişan edip ,

7 yerlerini işgal etmişler...

Bozguna uğrayan lambacılar ne yapacaklarını şaşırıp

senelerce kendilerine gelememişler...

Gel zaman git zaman Saray ordusundaki bölünmeden ve Saraylıların

Ordusunu, halkını, sadece Saray içinden "Seçme" insan ;

"Seçme" askerlerden oluşturma niyeti , lambacılara fırsat olmuş...

Lambacılar bundan faydalanıp zenginlerin yardımıyla halka

Şirinlik muskası dağıtıp sayılarını arttıracak yöntemler geliştirmişler

ve bunda "Arabacılar" denen diğer ordu gibi

başarılı olmuşlar...

Ta ki 2 kule arasında sıkışıp kalan SARAY Halkına

yeni bir KRAL gelene kadar...

Bu METİN kişi inanılmaz OK atarmış TAY üzerinden...

Attığı Oklar öyle isabetli ve güçlüymüş

bir gün attığıyla KALESİNİ yıkmış lambacıların...

Halk arasında efsane haline gelen

bu TAÇSIZ KRAL sayesinde

HALKIN SARAY sevgisi ve sayısı

iki kule arasından çıkıp KRALLIĞIN tüm sınırlarına yayılmış...

Servetleri reddedip SARAYINA gelen

bu METİN kişiyle SARAY Ordusunun

Krallık içinde ele geçirmediği Kale ,

kazanmadığı Zafer kalmamış...

Sonra büyük bir kıtlık dönemine girilmiş...

Lambacılar , Arabacılar

ve yeni oluşan bir Laz ordusunun hükümleri ve güçleri artmış...

Yinede SARAY HALKI zaferlere hasret

ama giderek artan coşku ve sevgiyle

Ordusunu teşvik ediyormuş...

Aç ve susuz kalmışlar ,

ama SEVDALARINI asla terketmemişler..

Öyle bir güçle sevmişler ki ;

14 ASIR 14 gün gibi geçmiş...

ORDUNUN başarısındaki esas temel

HALKININ karşılıksız sevgisi ve desteğiymiş...

Bu büyük ve sabırlı HALKI sayesinde

tekrar eski bolluk günlerine dönmüşler...

İlerleyen zaman içinde büyüyen SARAY Ordusuna

çeşitli lejyoner askerler katılmış...

Bazıları komutan düzeyindeymiş...

Bunlardan ASLAN YÜREKLİ olanı Saray Ordusunun

bir Zaferi sonrası onbinlerce lambacının arasından

tek başına sıyrılıp Sarı-Kırmızı BAYRAĞI lambacıların merkezine

ve tam Kalelerinin ortasına dikivermiş...

O BAYRAK ordan çıkmamış...

Yıkılmış ortalık ...

Bu olayla TARİHE geçmiş...

ULUBATLI lakaplı bu lejyoner tekrar yurduna dönünce

yerine komutanlığa eski bir Ordu mensubu olan

bir İMPARATOR gelmiş...

Davranışları , hareketleri , yüreğiyle gerçek bir İMPARATOR...

Ama elinde sadece içi geçmiş bitmiş denilen

bir asker yığını varmış...

Bu yığının arasına 3 tane lejyoner istemiş...

3 üde yaşlıymış gelenlerin ,

ama özellikle HACI olanı dünyaca tanınan

çok usta bir savaşçıymış...

Uzaktan attığı çok isabetli TOP atışlarıyla

düşmanları yerle bir etmekte üstüne yokmuş ,

diğeri tecrübeli bir KALE ustasıymış ,

önündeki diğer yaşlı Lejyonerde

çok yetenekli bir savunma hattı kurucusuymuş...

İMPARATORUN kurduğu bu Ordu çok çalışarak ,

azmederek ve HALKININ inanılmaz desteğiyle

önce 4 yılda Krallık içindeki tüm savaşları kazanmışlar...

Ardından sıra yabancı Krallıklarla mücadeleye gelmiş...

İMPARATORU ,ORDUSU ve HALKIYLA bütünleşen

SARAYLILAR yıllarca Avrupa’da ezilmiş ,

horgörülmüş halkların yegane temsilcisi olmuş

ve onların intikamını bütün sömürgecileri

tek tek hiç yenilmeden yerle bir ederek almış...

SARAYLILAR özellikle ^Kırmızı Urbaların^ kabusu olmuş...

Milenyum tarihinde konfederasyonlar arasındaki

en büyük 2. Savaşıda kazanıp Krallığına geri dönmüşler...

TARİHİN en büyük DESTANLARINI yazanlar

layık oldukları şekilde karşılanmışlar...

Yer-Gök ...

SARI ve KIRMIZI kesmiş..

Bunu hazmedemeyen lambacılar

ve arabacılar aralarında

"Kutsal ittifak " kurup

Krallık halkını ve meclisi SARAY a karşı ayaklandırmak

ve kendine kukla bir Konfederasyon yapmak için

yürüyüşler düzenleyip Yıldırım başkomutanları nezdinde

çeşitli harekatlara girişmişler...

Sonuç tüm HALKLARIN okkalı birer tokatıyla başarısız olmuş...

Şeref meselesi yapılan bir yarışmanın

Ödülü olan 3 YILDIZIDA

önce SARAY Ordusu ve HALKI bileğinin hakkı

ve gücüyle alınca iyice çıldıran

ve çaresiz kalan lambacılar ve arabacılar

usta lejyoner arayışına girişmişler...

Onlarda yeniçerilerinin "İsterüz ü" karşısında

servetler ödeyerek , yeni bir HACI , yeni bir FATİH ,

yaratmak için yırtınmışlar ,ama suni maketini bile bulamamışlar ,

yeni bir SARAY olmak istemişler ama barınak bile olamamışlar...

Onlar bu zaferlerin taklidi - hayali ile yaşarken ,

çok az takviyeli SARAYLILAR en büyük savaşın galibi olarak ,

AY-YILDIZ ve KRALLIK adına

tüm DÜNYAYI fethetmekten henüz geri dönmüş...

Her gittikleri seferdede

Tarihe yeni bir Altın Sayfa eklemişler...

Bu SARAY ın adının

GALATASARAY olduğunu söyler atalarımız ...

Bu yazıdaki herşey hayal ürünüdür...

MASAL olduğu bellidir...

Böyle bir DESTANIN gerçek olması mümkün müdür...?

Değildir...???

Şaibedir ... Şaibe...???

Masaldır... MASAL....?????


Edip Gürman

8 Nisan 2009 Çarşamba

Başlarken


Herkese Merhaba,

Yazılarımla Galatasaray'ı ve Galatasaraylılığı ele almaya çalışıcağım. Takip ettiğim tüm branşlardaki maçları, güncel olayları, efsane isimleri,mevcut sporcularımız ve yöneticelerimizle ilgili yazılarım ve derlemelerim yanı sıra Türkiye ve Dünya'daki spor ile ilgili herşey ile karşınızda olacağım. Keyfini çıkarmaya bakın.

F.